Anne – Mother! Film İncelemesi

Anne ( Mother!) Film İncelemesi
Darren Afronofsky’nin sinemanın dahi yönetmenlerinden biri olduğunu bir kez daha gösteren Anne adlı film, anlaşılması gerçekten zor olsa da bir başyapıt klasmanında yer alabilecek düzeydeki sinema projelerinden bir tanesidir. Simgelerin Jennifer Lawrence, Javier Bardem ve Ed Harris gibi başarılı oyuncular tarafından sahnelenmesi sonrasında da ortaya deyim yerindeyse tadından yenmeyecek bir film çıkabiliyor. Javier Bardem’in bir sanatçı olarak odasından çıkmaması ve Jennifer Lawrence’in de sürekli olarak yalnız yaşadıkları evi tadilat etmekle uğraştığı bir film başlangıcı görülse de Ed Harris’in yabancı bir misafir olarak filme dahil olmasıyla olaylar hızla gelişiyor. Yabancı misafir Bardem ile iyi anlaşıyor olsa da Lawrence ile pek de iyi geçinemiyor. Bardem ile iyi geçinmesinden ötürü zaman içerisinde eşi ve çocuklarıyla da eve yerleşmesiyle kadının iyice çileden çıktığını görebilmek mümkün oluyor. Aslında ilk sinyal kardeşin diğerini öldürmesiyle veriliyor.
Film içerisindeki metaforlara bakılacak olursa da Javier Bardem Tanrı’yı, Jennifer Lawrence ise yaratılışı temsil ediyor. Ed Harris ise Adem’i simgeliyor. Ed Harris’in Adem’i simgelediğini kaburgası ondan yaralanmasının ertesi günü karısının eve gelmesinden anlayabilmek mümkün olmaktadır. Ed Harris’in oğulları ise ilk günaha sebep olan Habil ile Kabili temsil ediyor. Habil’in kanı da yerden silinmeyerek olayın olmasından sonraki süreçte de hep yerde kalacaktır. Bundan sonra da ev içerisinde kargaşalar ve nüfus artışı da görülebilecektir. Lawrence’in doğumu sonrasında katledilen bebek de İsa’yı sembolize ederek, dini fanatizmin nelere sebep olacağını temsil edecektir. Kalabalıkların artması ve ev içerisindeki insanların ayrışarak çatışmalar içerisine girmeleri sonrasında da evdeki tesisat patlayarak evdeki her şeyin sular altında kalması sonucu görülebiliyor. Sular altında kalması durumu da Nuh Tufanı olarak görülmektedir. Son olarak ise Anne karakteri affetme taraftarı olan Tanrı’yı terk etme yoluna gittiğinde ise ev olarak görülen evrenin yanıp kül olduğu gözlemleniyor.
Dini tarihi ve insanlığın hatalarını ciddi bir biçimde eleştiren bir film olan Anne, çoğu kesim tarafından sevilse de yuhalanan bir topluluk da bulunuyor. Ancak bu filmin sanatsal açıdan değerinin büyük olduğunu söylemek gerekiyor.