Devlet Tarafından Korumaya Alınan Alanlar Nelerdir ?

Emirhan

New member
\Devlet Tarafından Korumaya Alınan Alanlar: Doğal ve Kültürel Mirasın Korunması\

Devletler, doğal ve kültürel miraslarını korumak, gelecek nesillere aktarmak ve biyolojik çeşitliliği sağlamak amacıyla çeşitli alanları koruma altına alır. Bu koruma faaliyetleri, ekosistemlerin sürdürülebilirliğini sağlamak, tarihî yapıları korumak ve insan sağlığına zarar verebilecek çevresel etkileri minimize etmek gibi bir dizi amacı taşır. Devlet tarafından korumaya alınan bu alanlar, hem yerel halkın yaşam kalitesini artırmak hem de küresel anlamda çevreyi korumak adına büyük bir öneme sahiptir. Peki, devlet tarafından korumaya alınan alanlar nelerdir? Bu alanların özellikleri ve amaçları nedir?

\1. Milli Parklar\

Milli parklar, doğanın korunması amacıyla devlet tarafından belirli bir sınır içinde koruma altına alınan geniş alanlardır. Bu parklar, flora ve fauna çeşitliliğiyle birlikte, doğa ile iç içe olan bir yaşam alanı sunar. Doğal yaşamın korunması, ekosistemlerin sürdürülebilirliği ve insanların bu alanları doğal güzellikleriyle tanıyıp öğrenmesi amacıyla oluşturulurlar.

Milli parklar, aynı zamanda turizm açısından büyük bir öneme sahiptir. Doğa turizmi, bu alanlarda yapılan geziler, yürüyüşler ve araştırmalarla desteklenir. Bu parklar yalnızca yerel ekosistemler için değil, aynı zamanda uluslararası çevre bilincinin artırılması adına da önemli bir role sahiptir. Türkiye'deki örnekleri arasında Göreme Milli Parkı, Yedigöller Milli Parkı gibi alanlar yer alır.

\2. Doğal Sit Alanları\

Doğal sit alanları, biyolojik çeşitliliği, endemik türleri ve ekosistem özellikleri nedeniyle devlet tarafından koruma altına alınan alanlardır. Bu alanlar, doğanın yıkıcı etkilerden korunması ve insan etkisinin minimize edilmesi amacıyla belirli bir yasal çerçeveye oturtulmuştur. Sit alanları, doğal zenginliklerin olduğu yerlerde, özellikle belirli bitki örtüsü ve hayvan türlerinin yaşadığı bölgelerde sıkça görülür.

Doğal sit alanları, genellikle izinsiz inşaat, orman kesimi veya tarımsal faaliyetlere karşı korunur. Bunun yanında, bu alanlarda yalnızca belirli türlerin ve ekosistemlerin varlığını sürdürebilmesi için faaliyetler kısıtlanır. Türkiye’deki örneklerinden biri, Kaçkar Dağları'ndaki doğal sit alanıdır.

\3. Kültürel ve Tarihî Sit Alanları\

Devletler, tarihî ve kültürel değerleri korumak amacıyla da çeşitli alanları koruma altına alır. Bu alanlar, insanlık tarihinin önemli izlerini taşıyan yapılar, anıtlar ve alanlar olup, kültürel mirası yaşatmak adına büyük bir öneme sahiptir. Kültürel sit alanları, tarihî yapıları ve anıtları içerebileceği gibi, geleneksel yaşam biçimlerinin ve halk kültürünün de korunmasını sağlar.

Tarihî sit alanları, çoğunlukla UNESCO Dünya Mirası Listesi'nde yer alan yerlerden oluşur. Örneğin, İstanbul’un Tarihî Yarımadası, Efes Antik Kenti ve Hattuşaş gibi alanlar, devlet tarafından titizlikle korunmakta ve ulusal ve uluslararası düzeyde ziyaretçilerin ilgisini çekmektedir. Bu tür alanların korunması, hem turistlerin ilgisini artırır hem de kültürün nesiller boyu yaşatılmasına olanak tanır.

\4. Orman Alanları\

Ormanlar, ekosistemlerin dengesi açısından kritik bir öneme sahiptir. Devletler, ormanları koruyarak, iklim değişikliği ile mücadele eder, biyolojik çeşitliliği korur ve yerel halkın geçim kaynağı olan orman ürünlerinin sürdürülebilirliğini sağlar. Orman alanları, orman yangınları, izinsiz ağaç kesimi ve illegal tarım uygulamaları gibi olumsuz etkilere karşı korunur.

Ormanların korunması, su döngüsünün düzenlenmesinden karbon emilimine kadar geniş bir etkiye sahiptir. Türkiye’de, ülke genelinde 21 milyon hektar orman alanı bulunmaktadır ve bu alanlar devlet tarafından titizlikle izlenir ve korunur.

\5. Sulak Alanlar\

Sulak alanlar, dünya üzerinde önemli ekosistemler arasında yer alır. Bu alanlar, suyun sürekli olarak bulunduğu bölgelerdeki bitki örtüsü, hayvan türleri ve biyolojik çeşitlilik açısından oldukça önemlidir. Sulak alanlar, özellikle kuşların göç yolları üzerinde yer alır ve birçok nadir türün yaşam alanı sağlar.

Devletler, sulak alanları koruyarak, bu bölgelerdeki ekosistemlerin sürdürülebilirliğini sağlamak için çeşitli yasa ve yönetmelikler oluştururlar. Türkiye’deki en bilinen sulak alanlardan biri, Manyas Kuş Cenneti’dir. Bu tür alanlar, yalnızca biyolojik çeşitliliği değil, aynı zamanda su kaynaklarının korunmasını da sağlar.

\6. Deniz ve Kıyı Alanları\

Deniz ve kıyı alanları, deniz ekosistemlerinin korunması ve balıkçılıkla ilgili sürdürülebilir faaliyetlerin sağlanması açısından oldukça kritik bir öneme sahiptir. Bu alanlar, devletler tarafından denetlenen koruma altına alınmış özel bölgeler olabilir. Deniz koruma alanları, deniz canlılarının korunması, deniz ekosisteminin sürdürülebilirliğinin sağlanması ve kıyı ekosistemlerinin yok olmasını engellemek amacıyla düzenlenir.

Türkiye’de, Ege ve Akdeniz kıyılarında bulunan deniz koruma alanları, özellikle deniz kaplumbağalarının korunmasına yönelik büyük bir öneme sahiptir. Bu alanlar, sadece çevre koruma değil, aynı zamanda deniz turizminin de sürdürülebilir olmasına olanak tanır.

\7. Biyosfer Rezervleri\

Biyosfer rezervleri, uluslararası alanda kabul gören, insan ve doğa etkileşiminin dengede olduğu alanlardır. Bu alanlar, doğal yaşamın korunmasının yanı sıra, sürdürülebilir kalkınma projelerinin de uygulandığı yerlerdir. Biyosfer rezervleri, hem yerel halkın refahını artırmak hem de doğanın korunmasına katkı sağlamak amacıyla çeşitli ekosistem hizmetleri sunar.

Türkiye'deki biyosfer rezerv alanları arasında, İzmir’in Seferihisar ilçesinde yer alan "Sığacık Biyosfer Rezerv Alanı" örnek verilebilir. Bu tür alanlar, doğanın korunmasında sürdürülebilirlik anlayışını temel alır.

\Sonuç\

Devlet tarafından koruma altına alınan alanlar, yalnızca doğal yaşamın korunması değil, aynı zamanda kültürel ve tarihî mirasın da yaşatılmasını amaçlar. Bu alanlar, ekosistemlerin sürdürülebilirliğini sağlamanın yanı sıra, yerel halkın geçim kaynağı olabilen kaynakların yönetilmesine de katkı sunar. Ayrıca, devletler bu koruma alanlarını, toplumsal bilincin artırılması, çevre dostu turizmin desteklenmesi ve biyolojik çeşitliliğin korunması gibi pek çok amaçla yönetir. Bu bağlamda, devletlerin koruma alanları oluşturma ve yönetme politikaları, yalnızca ulusal değil, küresel bir öneme de sahiptir.