Musrikler kimlerdir ?

Abdulferit

Global Mod
Global Mod
Müşrikler Kimlerdir? Eski Mekke’den Günümüz Tartışmalarına Mizahi Bir Bakış

Bir sabah sosyal medyada “müşrik” kelimesini duyup da kahvesini püskürten bir arkadaşım vardı. “Yine bir dini tartışma dönüyor,” dedi, “ama kim kimdir ben anlamıyorum.”

Haklıydı. “Müşrik” kelimesi çoğu zaman öyle yerlerde karşımıza çıkıyor ki sanki tarih dersinden çıkmış bir kavram değil de güncel bir tartışmanın parçası gibi.

Bugün, biraz tarih, biraz psikoloji, biraz mizah eşliğinde şu soruya eğileceğiz: Müşrikler kimlerdi, neye inanırlardı ve neden hâlâ bu kadar konuşuluyorlar?

---

Müşrik Kelimesinin Kökü: Şirk ile Başlayan Hikâye

Önce temel bilgiler: “Müşrik” kelimesi Arapça şirk kökünden gelir. Şirk, “ortak koşmak” demektir. Yani müşrik, Allah’a ortak koşan, O’nun yanında başka ilahlar edinen kişidir.

Kur’an-ı Kerim’de müşrikler, tevhid (birlik) inancının zıttı olarak tanımlanır. Onlar Allah’ın varlığını inkâr etmezlerdi, hatta çoğu “Allah yarattı” derdi. Ama problem şuydu:

O Allah’ın yetkisini paylaşmaya çalışıyorlardı — adeta “tanrısal hissedarlar” gibi.

Bir forum kullanıcısı geçenlerde şöyle yazmıştı:

> “Müşrikler, evrenin CEO’suna ortak almaya çalışan eski Arap yatırımcılarıdır.”

> Evet, tanım biraz iddialı ama aslında fena da değil. Çünkü Kureyş kabilesi, Kâbe’ye tapınmakla kalmıyor; her kabilenin kendi minik “tanrı figürü” de vardı. Yani çoktanrıcılık, adeta o dönemin sosyal medya hesabı gibiydi: herkes kendi ilahını öne çıkarıyor, paylaşımlarına “beğeni” bekliyordu.

---

Tarihte Müşrikler: Kureyş’in İnanç Yelpazesi

7. yüzyıl Mekke’sinde müşriklik, sadece inanç değil, aynı zamanda bir statü göstergesiydi.

Lat, Menat ve Uzza adında üç tanrıça; Hubel adında bir erkek ilah ve daha nice minik “bölgesel tanrılar” vardı.

Mekkeliler, bu putların Allah’a aracılık ettiğine inanıyorlardı. Yani doğrudan bağlantı yerine, “ilahî aracı kurum” sistemi vardı.

Bir nevi o dönemin “call center” anlayışı: “Allah meşgulse, Hubel’e bağlanayım bari.”

Bu düzen ekonomik olarak da güçlüydü. Kâbe, hem dini hem ticari merkezdi. Müşrikler bu düzeni koruyarak Mekke’yi Arabistan’ın spiritüel ticaret üssü haline getirmişlerdi.

İslam’ın tevhid mesajı bu düzeni sarsınca, tepki sadece dini değil, aynı zamanda ekonomik ve politik bir kriz halini aldı.

---

Erkeklerin Stratejik Yaklaşımı: “Bir Tanrı, Bir Sistem, Daha Az Karmaşa”

Forumlarda erkek katılımcıların müşriklik konusuna yaklaşımı genellikle sistematik ve mantıksal bir çerçevededir.

Bir kullanıcı şöyle yazmıştı:

> “Müşriklik aslında sistemsel kaos. Çok tanrı, çok yorum, çok yönetici. İslam ise merkezi otoriteyi kurdu.”

Bu yaklaşımın ardında bir “düzen tutkusu” var. Erkekler genelde tarihsel açıdan müşrikliği, yönetim ve güç dengesi bağlamında okuyor.

Çok tanrılı inançlar = çok seslilik, ama aynı zamanda istikrarsızlık.

Bir erkek gözüyle bu durum, “futbol takımında üç kaptan olması” gibi bir kaosa benzer.

Stratejik bakış açısına göre, tevhid sadece dini değil, politik bir devrimdir:

Toplumun odağını tek merkeze toplayarak düzen, disiplin ve eşitliği getirir.

Yani müşriklerin putları yıkılırken aslında sadece taşlar değil, farklı çıkar ağları da kırılıyordu.

---

Kadınların Empatik Yaklaşımı: “O Dönemin Kadınları Ne Hissediyordu?”

Kadın forum katılımcıları ise genellikle konunun insanî ve toplumsal yönüne eğiliyor.

Bir kadın, müşrik toplumundaki kadınların durumuna dikkat çekerek şunu yazmıştı:

> “O dönemde kadınlar genellikle ilahlar adına adak adayan, ama aynı zamanda tapınma sisteminde dışlanan bireylerdi. İslam geldiğinde ilk kez ‘kadın’ de bir özneye dönüştü.”

Gerçekten de müşrik toplumda kadınların değeri genellikle soy ve statüye bağlıydı.

İslam’ın “kadın ve erkek eşit derecede Allah’ın kullarıdır” anlayışı, bu düzeni tamamen değiştirdi.

Kadınlar açısından bu süreç, sadece inanç değişimi değil, kimlik kazanımı anlamına geldi.

Kadınların empatik yaklaşımı burada devreye giriyor:

Müşrikliği sadece “yanlış inanç” olarak değil, toplumsal bir gerçeklik olarak değerlendiriyorlar.

Onlara göre müşrikler, “karanlıkta kalmış insanlar” değil, “henüz ışığı bulamamış insanlar”dı.

Bu bakış, suçlama yerine anlama çabasını yansıtıyor.

---

Modern Çağda “Müşrik” Olgusu: Günümüzdeki Yansımalar

İlginçtir ki, müşriklik tartışmaları sadece tarih kitaplarında kalmadı.

Bugün bile bazı insanlar, başkalarının farklı düşüncelerini “şirk” ile ilişkilendiriyor.

Bu, bazen dini saflık arayışı, bazen de kimlik mücadelesi olarak karşımıza çıkıyor.

Ama burada dikkat edilmesi gereken şey şu: Tevhid inancı bireysel bir teslimiyettir, toplumsal bir dayatma değil.

Bazı ilahiyatçılar, modern “müşriklik” kavramını mecazî olarak yorumlar.

Mesela, “paraya tapmak”, “şöhrete tapmak” gibi ifadeler aslında günümüzün şirk biçimlerine gönderme yapar.

Yani bugünün müşrikleri belki de altın heykeller değil, kredi kartları ve algoritmalar arasında yaşıyor.

---

Farklı Karakterlerle Bir Senaryo: Müşrikler Günümüzde Yaşasaydı

Diyelim ki Kureyş müşrikleri 2025 yılında geri döndü.

Lat, Menat ve Uzza artık sosyal medya fenomeni.

Hubel ise bir teknoloji şirketi CEO’su.

Bir gün Hz. Muhammed’in mesajını duyuyorlar: “Tek ilah var.”

Ve Hubel hemen toplantı çağırıyor:

> “Arkadaşlar, marka değerimiz tehlikede. Reklama biraz bütçe ayıralım.”

> Lat hemen sponsorlu paylaşım yapıyor: “#TekİlahMı? Düşünmeden Like Atma.”

> İşte mizahın gösterdiği gerçek şu:

> İnsanoğlu tarih boyunca hep “bir şeye tapma” ihtiyacı duymuş — sadece formlar değişmiş.

---

Tartışmaya Açık Sorular

- Müşrikleri sadece “düşman” olarak görmek, onları anlamayı zorlaştırıyor mu?

- Günümüzde “şirk” kavramı sizce hangi alanlarda kendini gösteriyor?

- Tevhid düşüncesi, modern dünyanın karmaşasında hâlâ birleştirici olabilir mi?

- Müşriklik, bir inanç sorunu mu yoksa insanın “kontrol etme” arzusunun bir yansıması mı?

---

Sonuç: Müşrikler Bizim Aynamız mı?

Müşrikler, tarih sahnesinde sadece bir kavim değil; insan doğasının yansımalarından biridir.

Erkeklerin stratejik düzen arayışıyla, kadınların empatik anlama çabası birleştiğinde ortaya çıkan tablo şunu söylüyor:

Müşriklik, insanın “kime veya neye teslim olduğu” sorusuna verilen cevaptır.

Belki de modern çağın müşrikleri putlara değil, alışkanlıklara, markalara, beğenilere tapanlardır.

Ve bu açıdan bakarsak, o eski Mekke sadece bir tarih sahnesi değil, bugünün aynasıdır.

---

Kaynaklar:

- Kur’an-ı Kerim, En’am Suresi 106–108; Zümer Suresi 3

- İbn Hişam, Sîretü’n-Nebî

- Montgomery Watt, Muhammad at Mecca

- İlmi Araştırmalar Dergisi, “Erken Dönem Arap İnanç Yapısı Üzerine Bir İnceleme”, 2022

- Forum kullanıcı yorumları ve güncel tartışmalar, 2024