Peygamber efendimiz gençlere nasıl davranırdı ?

Cevap

New member
Giriş: Peygamberimizin Gençlerle İletişimine Duyulan Merak

Uzun zamandır “Peygamber Efendimiz gençlerle nasıl bir ilişki kurardı?” sorusu kafamı kurcalıyordu. Günümüz toplumlarında gençlerle kurulan iletişim çoğu zaman ya otoriter bir denetimle ya da aşırı serbestlik anlayışıyla şekilleniyor. Oysa Hz. Muhammed (s.a.v.), 7. yüzyıl Arabistan’ında hem rehber hem dost olmayı başarabilmiş bir örnek sergilemişti. Bu dengeyi nasıl sağladığı, sadece İslam dünyasında değil, diğer kültürlerde de üzerinde durulan bir konudur.

Tarihî ve Kültürel Bağlam: Gençlik ve Liderlik Arasındaki Köprü

Peygamber Efendimiz’in yaşadığı dönemde gençlik, toplumun en dinamik ama aynı zamanda en az söz hakkı tanınan kesimiydi. Hz. Muhammed, bu yapıyı kökten değiştirdi. Bedir ve Uhud savaşlarında gençlere sorumluluk verdi; örneğin 18 yaşındaki Üsâme bin Zeyd’i ordu komutanı yaparak dönemin sosyal kalıplarını yıktı. Bu, “yaş” yerine “liyakat” kavramını öne çıkaran devrim niteliğinde bir karardı.

Modern liderlik teorileriyle kıyaslandığında, Peygamberimizin yaklaşımı dönemin ötesindeydi. Harvard Business Review’da yayımlanan liderlik analizlerinde, gençlere güven veren yöneticilerin uzun vadede daha sürdürülebilir bir motivasyon sağladığı belirtilir. Bu bağlamda Hz. Muhammed’in yöntemi, sadece dini bir rehberlik değil, aynı zamanda stratejik bir insan yönetimi örneğidir.

Empati ve Saygı Temelli Yaklaşım

Peygamber Efendimiz gençlerle konuşurken onları küçümsemez, aksine fikirlerine değer verirdi. Hz. Ali, Abdullah bin Abbas, Muaz bin Cebel gibi birçok sahabe, genç yaşta İslam’ın temel meselelerinde söz sahibiydi. Bu durum, “yaşça büyük olan bilir” anlayışının ötesinde, bilgiye ve ahlaka dayalı bir hiyerarşi oluşturdu.

Bugün Japonya, Güney Kore ve Türkiye gibi kültürlerde yaşa dayalı saygı hâlâ güçlü bir değerdir. Ancak Peygamberimizin yöntemi, bu saygıyı körü körüne itaate dönüştürmeden uygulamayı öğretir. Modern psikoloji de benzer bir yaklaşımı savunur: Gençlerle sağlıklı iletişim, otoriteye değil, karşılıklı saygıya dayanır.

Farklı Kültürlerde Gençlere Yaklaşım

İslam toplumlarında gençliğe verilen değer, Kur’an ve hadislerle şekillenirken; Batı kültürlerinde bu değer, bireysel gelişim ve özgürlük kavramlarıyla desteklenir.

Örneğin ABD’de gençler erken yaşta karar alma özgürlüğüne teşvik edilir; bu, bireysel sorumluluk bilincini artırır. Ancak bu özgürlük bazen rehbersizlikle sonuçlanabilir.

Buna karşılık, Orta Doğu ve Güney Asya toplumlarında gençler genellikle aile ve din merkezli bir çerçevede yetişir; bu da aidiyet duygusunu güçlendirir ama bireysel gelişimi sınırlayabilir.

Hz. Muhammed’in gençlerle kurduğu ilişki, bu iki uç noktayı dengeleyen bir model sunar. O, gençlerin duygusal ihtiyaçlarını göz ardı etmeden, onlara hedef odaklı bir yön kazandırırdı. Bu yönüyle hem Batı’nın özgüven anlayışını hem de Doğu’nun saygı kültürünü bütünleştiren bir örnek teşkil eder.

Cinsiyet Rolleri ve Dengeli Yaklaşım

Erkekler tarih boyunca liderlik, strateji ve başarı üzerinden tanımlanırken; kadınlar çoğunlukla toplumsal ilişkilerin ve duygusal denge unsurlarının temsilcisi olmuştur. Peygamberimizin gençlerle iletişimi, bu iki yönü doğal biçimde birleştirir.

Hz. Aişe’nin genç yaşta aldığı eğitim, bilgiye dayalı bir katılım örneğidir. O, hem dini bilgide otorite olmuş hem de sosyal hayatta kadınların eğitim hakkını savunmuştur.

Hz. Ali’nin cesareti, Muaz bin Cebel’in bilgeliği, Üsâme bin Zeyd’in sorumluluğu… Her biri Peygamberimizin rehberliğinde hem bireysel başarı hem de toplumsal fayda yönünde yetişmiş gençlerdir.

Bu açıdan bakıldığında, Peygamberimizin gençlere yaklaşımı sadece erkek kahramanlık veya kadın duyarlılığı ekseninde değil; “insan olma sorumluluğu” temelinde şekillenmiştir.

Küresel Dinamikler: Modern Dünyada Gençlik Krizi

Bugünün gençleri, bilgi çağında ama anlam arayışı içinde büyüyor. Dijitalleşme, sosyal medya ve hızlı tüketim kültürü, gençlerin aidiyet duygusunu zedeliyor. Bu ortamda Peygamberimizin yaklaşımı yeniden hatırlanmalı: gençleri sadece yönlendirmek değil, onlara güvenmek.

Birleşmiş Milletler Gençlik Raporu (2024), dünya genelinde gençlerin %40’ının “toplumsal katılım eksikliği” hissettiğini gösteriyor. Oysa Hz. Muhammed, gençleri karar süreçlerine dahil ederek onlara aktif bir yer vermişti. Bu katılım duygusu, modern toplumların da ihtiyaç duyduğu bir şeydir.

Eleştirel Perspektif: Gelenek mi, Evrensel Değer mi?

Bazı eleştirmenler, Peygamberimizin gençlerle ilişkisini sadece tarihsel bir model olarak görür. Ancak bu yaklaşım, evrensel değerleri gözden kaçırır. Çünkü güven, saygı ve sorumluluk bilinci sadece 7. yüzyıla ait kavramlar değildir.

Ne var ki, bazı toplumlarda “gelenek” adına gençlerin özgür düşünmesi engellenir. Bu durum, Peygamberimizin ruhuna aykırıdır. O, gençlerin sorular sormasına izin verir, onları yargılamadan dinlerdi.

Bu noktada şu soru önem kazanır:

> “Biz bugün gençleri dinliyor muyuz, yoksa onlara sadece konuşuyor muyuz?”

Kaynaklar ve Güvenilirlik

- Sahih Buhari ve Müslim hadis derlemeleri: Peygamberimizin genç sahabelerle ilişkilerini ayrıntılı biçimde aktarır.

- Karen Armstrong, Muhammad: A Prophet for Our Time (2006): Batılı bir bakış açısından, Hz. Muhammed’in insani yönünü vurgular.

- Yusuf el-Karadavi, Gençlik ve Sorumluluk Bilinci: İslam düşüncesinde gençliğin yeri üzerine çağdaş bir analiz sunar.

- UNESCO Youth Report (2023): Küresel gençlik eğilimleri üzerine istatistiksel ve sosyolojik veriler içerir.

Sonuç: Zamanlar Değişir, Değerler Kalır

Peygamber Efendimiz’in gençlere yaklaşımı, sadece dini bir öğreti değil, insan merkezli bir iletişim modelidir. O, gençleri potansiyel sorun kaynağı olarak değil, geleceğin taşıyıcısı olarak görmüştür.

Bu anlayış, kültürden kültüre değişse de özü aynıdır: güven, sevgi ve rehberlik.

Bugün forumlarda, evlerde, okullarda şu soruyu kendimize sormalıyız:

> “Hz. Muhammed’in gençlere gösterdiği anlayışı, biz kendi gençlerimize gösterebiliyor muyuz?”

Belki de cevap, hem geçmişin bilgelik dolu rehberliğinde hem de bugünün empatik duyarlılığında saklıdır. Çünkü gerçek rehberlik, çağları aşan bir anlayıştır.