Sosyalist hükümet nedir ?

Abdulferit

Global Mod
Global Mod
Sosyalist Hükümet Nedir? – Bir Hikâyeyle Anlatayım Size

Selam forumdaşlar,

Bugün size bir tanım değil, bir hikâye anlatmak istiyorum. Çünkü bazen kelimeler değil, yaşanmışlıklar anlatır gerçeği. “Sosyalist hükümet nedir?” sorusuna cevabı, bir ansiklopediden değil, bir köy meydanında, bir fabrikanın sesinde, bir sofranın sıcaklığında bulabilirsiniz.

Köy Meydanında Başlayan Hikâye

Bir zamanlar Anadolu’nun rüzgârı bol, toprağı kıt ama umudu hiç eksik olmayan bir köyü vardı: Günebakan. Bu köyde herkes birbirini tanır, her evin kapısı diğerine açık olurdu. İnsanlar yoksuldu ama kimse aç kalmazdı, çünkü birinin tenceresi kaynıyorsa, o köyde herkesin karnı doyardı.

İşte hikâyemizin iki kahramanı da bu köyde doğdu: Mehmet ve Elif.

Mehmet, gençliğinde akıllı, planlı, çözüm odaklı biriydi. Köyün su kanallarını hesapla düzenler, herkesin işini kolaylaştırmak için planlar yapardı.

Elif ise bambaşka bir ruhtu. İnsanların kalbini hisseder, dertlerini dinler, kim üzgünse yanına koşardı. Köyde ona “güneş gibi kız” derlerdi, çünkü varlığıyla içleri ısıtırdı.

Yıllar geçti, köy kuraklaştı. Tarlalar susuz kaldı, gençler iş bulmak için şehre göç etti. Geriye, yorgun toprak ve küskün insanlar kaldı. Ama bir gün, bir grup köylü bir araya gelip şunu söyledi:

> “Yeter artık, bu toprakta herkesin emeği aynı değerde. Birimiz zenginleşirken diğerimiz aç kalmamalı.”

İşte o gün Günebakan köyünde küçük bir kıvılcım yandı.

Birlikte Yönetmek: Fikrin Filizlenişi

Mehmet, defterini açtı, kalemini eline aldı. Dedi ki:

> “Su kanallarını yeniden yaparsak, tarlaları ortak işlersek, mahsulü eşit paylaşırsak, kimse aç kalmaz.”

Elif ise gülümsedi:

> “Ama bunu sadece planla değil, gönülle de yapmalıyız. Herkesin inancı olmalı bu düzene.”

İşte o an, sosyalist bir yönetimin en sade hâli o köy meydanında doğdu. Ne büyük nutuklar atıldı, ne de kalın kitaplar açıldı. Sadece bir anlayış oluştu: Emeği paylaşmak, kararı birlikte almak, kazancı adil bölüşmek.

Köylüler bir komite kurdu. Herkes haftada bir toplanıp kararlar aldı. Kadınlar, erkeklerle eşit söz hakkına sahipti. Bir gün Mehmet hesap defterini tutarken, Elif de köydeki yaşlılara, hastalara yardım organize etti.

“Birimiz düşerse hepimiz tutarız” sözü, artık köyün sloganı oldu.

Değişimin Bedeli

Ama kolay olmadı. Şehrin tüccarları bu düzenden hoşlanmadı.

> “Siz böyle yaparsanız kim çalışacak bizim fabrikalarımızda?” dediler.

Bazı köylüler de korktu. “Ya başarısız olursak? Ya devlet bizi cezalandırırsa?”

Mehmet onlara uzun uzun anlattı:

> “Bu bir isyan değil, bu bir dayanışma. Sosyalist hükümet dediğiniz şey, halkın kendi kaderini eline almasıdır. Biz kendi hayatımızı birlikte yönetiyoruz.”

Elif ise yanına gelen korkmuş bir kadına sarıldı:

> “Bak, çocukların birlikte gülüyor. İşte bu, bizim doğru yolda olduğumuzun kanıtı.”

Günler geçti, sistem oturdu. İnsanlar ne kadar çalışırsa o kadar değil, ihtiyaç kadar pay aldı. Çünkü amaç zengin olmak değil, huzurlu olmaktı.

Erkeklerin Akılla, Kadınların Kalple Yönettiği Düzen

Köyün yönetiminde Mehmet gibiler plan yapıyor, sistem kuruyor; Elif gibiler ise o sisteme ruh katıyordu. Erkekler stratejiyle köprüyü kurarken, kadınlar o köprüden geçecek insanların elinden tutuyordu.

Bir gün bir çocuk geldi, “Benim babamın tarlası yok, ben ne yapacağım?” dedi.

Mehmet hesap defterini kapattı, Elif gözlerini çocuğa çevirdi.

Elif dedi ki:

> “Bu köyde tarlası olmayan da bu köyün evladıdır. Herkesin toprağı, herkesindir.”

O an, köyün en büyük ilkesi yazısız bir yasaya dönüştü: Hiç kimse dışlanmayacak.

Halkın Hükümeti, Hükümetin Halkı

Bir süre sonra şehirden gelen gazeteciler bu köyü duydu.

“Bu küçük yerleşimde insanlar kendi kendini yönetiyor, yolsuzluk yok, kavga yok” diye yazdılar.

Bir gazeteci Mehmet’e mikrofon uzattı:

> “Siz sosyalist bir hükümet mi kurdunuz?”

Mehmet gülümsedi:

> “Biz sadece adaleti hatırladık. Eğer buna sosyalizm diyorsanız, o zaman evet, biz sosyalistiz.”

Elif ise elinde bir sepetle yaşlı bir komşusuna ekmek götürüyordu. Dönerken şöyle dedi:

> “Hükümet dediğin şey bir bina değil, bir inançtır. Biz birbirimize inanmayı seçtik.”

Zaman Geçti, Hatıralar Kaldı

Yıllar sonra Günebakan köyü hâlâ ayaktaydı. Modernleşmiş, okulları, kütüphanesi olmuştu. Ama o eski ruh hiç kaybolmamıştı. Yeni nesiller hâlâ dedelerinden “o dayanışma günlerini” dinliyordu.

Bir gün köyün meydanında gençler tartışmaya başladı:

> “Sosyalist hükümet nedir?”

Bir yaşlı adam gülümsedi, bastonuna yaslandı ve dedi ki:

> “Evladım, sosyalist hükümet, herkesin ekmeğini bölüştüğü, kimsenin yalnız kalmadığı yerdir. Devletin adı değil, insanların birbirine bakışı değişmiştir asıl.”

Forumdaşlara Söz Düşer

Şimdi size soruyorum forumdaşlar, sizce sosyalist bir hükümet mümkün mü?

Bir ülkenin tamamında Günebakan’daki gibi adalet, paylaşım ve empatiyle yaşamak…

Erkeklerin aklıyla kadınların kalbini birleştiren bir yönetim anlayışı kurulabilir mi?

Yoksa biz o köyün hikâyesini çoktan unuttuk mu?

Belki de bu başlık altında, o ruhu yeniden hatırlamak için bir kıvılcım yakarız.

Çünkü bazen bir forum satırı, bir halk hareketinden daha çok umut taşır. 🌾