Çevrimiçi nefret söylemi nedir ?

Emirhan

New member
Çevrimiçi Nefret Söylemi ve Sosyal Yapıların Etkisi

Son yıllarda çevrimiçi platformlarda, özellikle sosyal medya ve forumlarda, nefret söyleminin hızla yayıldığını gözlemliyoruz. İnsanlar anonimliklerini kullanarak, başkalarını hedef alabiliyor, onları dil yoluyla aşağılayabiliyor ve hatta tehdit edebiliyor. Çevrimiçi nefret söylemi, yalnızca bireylerin birbirlerine karşı şiddet içeren söylemler geliştirmeleriyle sınırlı kalmıyor, aynı zamanda toplumsal cinsiyet, ırk ve sınıf gibi sosyal faktörlerle ilişkili derin eşitsizlikleri de pekiştiriyor. Bu yazıda, çevrimiçi nefret söyleminin, sosyal yapılar ve toplumsal normlar çerçevesinde nasıl şekillendiğini ve kadınlar, erkekler, etnik azınlıklar gibi gruplar üzerindeki etkilerini inceleyeceğiz.

Çevrimiçi Nefret Söyleminin Tanımı ve Etkileri

Çevrimiçi nefret söylemi, internet ortamında, bireylere veya gruplara yönelik ırkçı, cinsiyetçi, homofobik ya da sınıfsal temele dayanan düşmanlık içeren dilin kullanılmasını ifade eder. Bu söylem, sadece kişisel saldırılarla sınırlı değildir; aynı zamanda toplumsal normlara, bireylerin kimliklerine ve toplumsal yapılarla ilgili değer yargılarına da saldırabilir.

Çevrimiçi nefret söylemi, toplumu daha kutuplaştırıcı bir hale getirebilir ve hedef alınan bireylerin psikolojik ve duygusal sağlığı üzerinde uzun süreli olumsuz etkiler yaratabilir. Çoğu zaman, bu söylemler kadınları, etnik azınlıkları, LGBTQ+ bireyleri ve düşük sınıfları hedef alır, bu da sosyal eşitsizliklerin dijital ortamda yeniden üretilmesine neden olur. Nefret söylemi, bireylerin birbirlerine karşı duyduğu öfkeyi daha görünür hale getirdiği gibi, aynı zamanda bu tür söylemlerin toplumsal normlar ve güç dinamikleriyle nasıl ilişkili olduğunu da gözler önüne serer.

Toplumsal Cinsiyet Perspektifi: Kadınların Çevrimiçi Deneyimleri

Kadınlar, çevrimiçi platformlarda erkeklere kıyasla çok daha fazla nefret söylemiyle karşılaşmaktadır. Özellikle sosyal medyada, kadınlara yönelik cinsiyetçi, küçümseyici ve şiddet içerikli söylemler yaygınlaşmaktadır. Bu tür söylemler, kadınların dijital alandaki katılımını sınırlayabilir, onları yalnızca fiziksel değil, psikolojik bir baskı altında da bırakabilir. Çevrimiçi ortamda, kadınlar, özellikle güçlü seslere sahip olanlar, genellikle erkekler tarafından hedef alınmakta ve onların görünürlüğü ile etkisi zayıflatılmaya çalışılmaktadır.

Kadınlara yönelik nefret söylemi, toplumsal cinsiyet normlarından beslenir. Birçok kültürde, kadınların belirli sosyal rollere uyması beklenir ve bu normlara uymayan kadınlar, çevrimiçi platformlarda şiddetli bir şekilde hedef alınabilir. Örneğin, kadın liderler, politikacılar ya da sosyal medya fenomenleri, toplumsal cinsiyet normlarına karşı geldikleri için daha fazla nefret söylemiyle karşı karşıya kalabilirler. 2017 yılında yapılan bir araştırma, çevrimiçi platformlarda kadınların, erkeklere kıyasla nefret söylemine maruz kalma olasılığının %27 daha fazla olduğunu göstermiştir (Ging, 2017). Bu, kadınların çevrimiçi kamusal alanda seslerini duyururken ne tür sosyal engellerle karşılaştıklarını açıkça ortaya koyuyor.

Irkçı ve Sınıfsal Nefret: Toplumsal Eşitsizliklerin Dijital Yansıması

Çevrimiçi nefret söylemi, sadece cinsiyetle sınırlı bir sorun değildir. Irk, etnik köken ve sınıf, çevrimiçi platformlarda nefret söyleminin daha da şiddetli bir şekilde ortaya çıkmasına neden olabilmektedir. Siyah, Hispanik ya da diğer etnik azınlıklara mensup bireyler, sıklıkla ırkçı dil ve stereotiplere maruz kalmaktadırlar. Bu söylemler, sadece bu grupları hedef almakla kalmaz, aynı zamanda toplumdaki ırkçı yapıları ve eşitsizlikleri de pekiştirir.

Birçok sosyal medya platformu, özellikle siyah ve Latinx topluluklarına ait içerikleri hedef alan nefret söylemleriyle mücadele etmekte zorlanmaktadır. Çevrimiçi ırkçılık, bireylerin kimliklerini hedef alarak onlara karşı bir ötekileştirme süreci başlatır. Örneğin, 2020 yılında yapılan bir araştırma, Twitter’daki siyah bireylere yönelik ırkçı tweetlerin oranının %60’ın üzerinde olduğunu ortaya koymuştur (Noble, 2020). Bu tür söylemler, sadece hedef alınan kişilerin ruh sağlığını bozmakla kalmaz, aynı zamanda bu bireylerin toplumdaki statülerini ve kabul edilebilirliklerini de sorgulatır.

Sınıfsal farklılıklar da çevrimiçi nefret söyleminin diğer bir boyutudur. Düşük gelirli bireyler ve işçi sınıfına ait insanlar, genellikle daha aşağılanmış bir şekilde temsil edilmekte ve toplumsal normlarla çatışan bir şekilde çevrimiçi nefret söylemine maruz kalmaktadırlar. Bu tür söylemler, bu bireyleri toplumdan dışlamaya, onları daha da zayıf hale getirmeye hizmet eder.

Erkeklerin Perspektifi: Çözüm Arayışı ve Dijital Adalet

Erkeklerin çevrimiçi nefret söylemi konusundaki yaklaşımları genellikle daha çözüm odaklıdır. Erkekler, genellikle toplumsal normların ve kuralların dijital ortamda nasıl işlediğine dair daha stratejik bir bakış açısına sahip olabilirler. Çevrimiçi nefret söylemiyle mücadele etmek için daha somut ve pratik adımlar atılabilir. Örneğin, sosyal medya platformlarında nefret söylemiyle mücadele için algoritmaların ve moderasyon sistemlerinin güçlendirilmesi gerektiği düşünülmektedir. Ayrıca, dijital okuryazarlık ve toplumsal sorumluluk bilincinin artırılması da önemli bir çözüm yolu olarak öne çıkmaktadır.

Erkeklerin, özellikle sosyal medya yöneticileri ve teknoloji şirketlerinde çalışan bireylerin, daha sorumlu bir şekilde hareket etmeleri ve çevrimiçi ortamda nefret söylemine karşı daha sert politikalar benimsemeleri gerektiği vurgulanmaktadır.

Sonuç: Nefret Söylemi ve Toplumsal Değişim

Çevrimiçi nefret söylemi, sadece bireylerin bir araya gelip birbirlerine karşı düşmanlık geliştirdiği bir durumdan çok daha fazlasıdır. Bu, toplumsal yapılar, eşitsizlikler ve normların dijital ortamda yeniden üretildiği bir sorundur. Nefret söylemi, cinsiyet, ırk ve sınıf temelli ayrımcılıkla şekillenen bir sorundur ve bu sorunun çözülmesi, sadece teknolojik adımlar atmakla değil, toplumsal yapıyı değiştirmekle mümkündür. Bu yazı üzerinden düşünmemiz gereken sorular şunlardır:

- Çevrimiçi nefret söylemi ile mücadelede hangi toplumsal normların değiştirilmesi gerektiğini düşünüyorsunuz?

- Çevrimiçi dünyada toplumsal cinsiyet, ırk ve sınıf gibi faktörler, nefret söyleminin yayılmasını nasıl etkiliyor?

- Nefret söylemine karşı dijital platformlar nasıl daha etkili önlemler alabilir?

Bu soruları tartışarak, dijital dünyada daha adil ve kapsayıcı bir toplum oluşturmak için adımlar atabiliriz.